Fatıma Olayı
Portekiz’in Estremadura eyaleti Fatıma köyünde 3 çoban çocuğu olan
Jacinta Martos,Francesco ve Lucia Santos 13 Mayıs 1917 günü
öğleden sonra koyunlarını otlatırken birden bir mucize oldu ve
Hz. Meryem’in görüntüsüyle karşılaştılar.Bu görüntü çocuklara
sürekli olarak orada bir kilise yaptırmalarını tekrarlıyordu.
Çocuklar heyecanla gördüklerini önce köydekilere daha sonra da
hıristiyan din yetkililerine anlattılar.Bütün bunlar,1917 yılında
Portekiz’de gündemi işgal etti. Çocuklar kilise yetkililerince
defalarca sorgulandılar.Hz.Meryem’in görüntüsü ayrıca çocuklara
üç de sır verdi.Bu sırlar hemen Vatikan’a iletildi.Papa bu üç sırrı
zarflara koydu.Çocukları bu sırlardan hiç kimseye söylememeleri için
yemin ettirildi.Ancak sırlar Papa’nın izni ile açılmaya başladı.
ilk İki sır açıklandı. Bunlar;
1-) 2. Dünya Savaşı
2-) SSCB’nin dağılması idi.
Ancak 3. sır yakın geçmişe kadar açıklanmamıştı. Nihayet onun da
Papa II.Jan Paul ‘e suikast yapılacağı ve Papa’nın bu suikastten
Tanrının yardımıyla kurtulacağı olduğunu öğrendik.Bildiğiniz gibi
suikastçı de Türkiye’de gazeteci Abdi İpekçi’nin katil zanlısı
Mehmet Ali Ağca idi...
Önceleri görüntü ile iletişim sağlayan üç çocuktu ama bu çok uzun sürmedi.
13 Mayıs’ı izleyen ayların 13. gününde Fatıma köyüne büyük miktarda
hıristiyan gelmeye başladı.13 Ekim 1917 günü yörede mucize ile
karşılaşacaklarını sananların sayısı 70.000-80.000 arasındaydı.
Beklenen oldu;
Gökten bardaktan boşanırcasına yağmur yağıyordu.Yağmur bulutlarından
Hz. Meryem’in görüntüsünü görebilmek olası değildi.Buna rağmen herkes
başını kaldırmış bakıyorlardı ve çok geçmeden bulutlarda açıklık belirdi
ve gökyüzü masmavi görülüyordu.Ancak bu parıltı göz kamaştırıcı değildi.
İşte Böylece Fatıma Güneş Mucizesi başlamış oluyordu. Güneş birden
titriyor ve sağa sola doğru ani hareketlerle gidip geliyordu.
Hareketlerin ardından dev bir ateş görüntüsü olarak kendi ekseni
etrafında müthiş bir hızla dönmeye başladı.Bu sırada parlak yeşil,
kırmızı, mavi ve mor renkli ışıklar bölgeyi egzotik bir manzaraya bürümüştü.
Oradaki herkes bunları gördü ve görgü tanıklarının söylediklerine göre
güneş birkaç dakika hareketsiz kaldı.Sonra hareketlilik ve parlak ışıklar
yeniden başladı.
Güneşin bu görüntüsü müthişti ve üçüncü kez yeniden tekrarlandı.
Bu gözlem 12 dakika sürdü ve 40Km yarıçapındaki alandan da izlenmişti.
Portekiz Hükümetinin karşı çıkmasına rağmen Fatıma köyü hıristiyanların
hedefi haline geldi.Bugün bile hristiyan aleminin önemli haç yerlerinden
biridir.13 Mayıs-13 Ekim günlerinde Fatıma köyü çok sayıda insanın
mucize beklentisine ev sahipliği yapmaktadır.Tek istenen o Güneş
mucizesinin bir kez daha yaşayabilmekti.Bunun gibi çok sayıda olay
olmuştur. Hasta insanlardan hac sırasında ve sonrasında iyileştiklerine
dair mektuplar yayınlanmaktadır.
Bu raporlar Hz. Meryem,Hz.İsa,Meleklerin isimlerini içermekle birlikte
sık sık ölmüş görücü çocuklara da gelen teşekkür mektuplarınıda içerir.
Kilise sadece hangi görüntülerin gerçek hangilerinin sahte olduğunu
belirlemekle kalmaz,mucizenin varlığınada karar verir. Mucizenin nasıl
gerçek olduğu 1870 yılında Vatikan tarafından açıklandı.Vatikan’a göre
mucize sadece doğa yasalarının aksine olmuş olmalıdır.Artık insan
doğanın çeşitli oyunlarını bilimsel yolla çözmüş,hatta onları kendi i
steğine göre birtakım şekillere sokabildiği gerçeği hatırlarımıza
Vatikan’nın değerlendirmelerinin ne kadar basit olduğu görülür.
Almanya,Berlin de bir kamuoyu anketi yapıldı yıl 1993-1994 yıllarında.
Anketin sonuçlarına göre katılımcıların % 53’ü mucizelere inanıyor,% 36 ‘sı
inanmıyordu ve kararsızlar %11’i idi.Bana göre bu gün hristiyan ülkelerde
durum aynıdır.Hristiyan ülkelerde katolik toplumlarda Hz.İsa,Hz.Meryem vs.
Kişileri görmeleri dinsel temalardan kaynaklanmaktadır.
Şu ana kadar bir Müslüman’ın Hz.Meryemi gördüğüne raslanılmamıştır.
O da kendi din kültüründeki kişileri,yerleri,nesneleri gördüğünü iddia
etmektedir.Kaydedilen görüntülerin %90’ında transtantal nitelikteki
bu olgularda alıcı,çocuklardır.Görüntülerle bağlantı kurmuş olan çocuklar
normal,sağlıklı ve yaşlarının özelliklerini gösteren küçüklerdir.
O halde akla gelen sorular var.Ergenlik öncesi ve ergenlik çağındaki
çocuklar özel bir beyin dalgasımı geliştiriyorlar.? Merak ve fantazileri
birleşerek Astral dünyayla kontak mı kuruyorlar.?
Görüntülerin çocuğun beynine projeksiyon şeklinde görmesi ve telapatik
yolla öteki çocuklara aktarılması olası mıdır?Görüntülerin fotağrafı ve
filmi çekilemeyen,sesleri kayıt edilemiyorsa,bunlar beynimizin ilkel
yapılım oluşturan limbik sistem içinde yer alması mümkün müdür?Emirler,
istekler,talimatlar kimden geliyor?Bence bunların uydurmaca olduğu görüşü
insanın bir çeşit kaçışıdır.Herbir olay aynı olarak ele alınmalı,hayal gücü,
dinsel coşku,ortam,yetişme şekli ve dış etkenler hep araştırılması gereken
konulardır.Sonuç itibariyle mucizeler açıklanabilir.Tıbbın Bio-Feedback
sistemiyle geliştirdiği görsel,işitsel sinyaller beynin zevk oluşturacak
şekilde program hazırlama eğilimi çocukların,yetişkinlerin kaydedilmiş
öyküleri konusunda açıklama getirir.Vizyonlar okuldaki,kilisedeki öğretilerin
çocukları daha çok etkilediği muhakkakdır.Fantazilerden de mucizevi deneylerin
yaratabileceği zevk arzusu doğan,çocuklar birden bire duygusal orjinli olaylar
yaşamaya,gerçeklik içeren şekiller,simgeler görmeye başlar.Bunlar sanki şimşek
çakarcasına bilinç altı gerçeğin açıklanışı halini alır.Dini kurumlarında bu
mucizeleri olduğu gibi kabullenmeleri ve aldıkları zevk kendilerini yüceltme
çabalarından ibarettir.