Van Gölü Canavar        ı

Van gölünde bir canavar olduğuna dair iddialar ilk olarak 1997 senesi civarlarında patlak verdi. Daha sonra neler olduğunu zaten hepiniz biliyorsunuz. Meğer daha öncesinde de gölde canavar görülürmüş ama ne hikmetse bir kişi çıkıp insanları meseleye odaklayana dek kimsenin çıtı çıkmamıştı. Ünal Kozak'ın çektiği video kaydı gayet net ve Ness gölü canavarına oranlarsak gerçek olamayacak kadar açıktı. Cambridge Üniversitesi'nden dünyaca ünlü su altı biyolojisti Jacques Cousteau bu görüntüleri gördükten sonra gölde bir araştırma yapmak üzere Van'a gelmişti. (video için tıklayın) Bütün bu gelişmeler neticesinde Van gölü turist akınına uğradı. Eline kamerasını alan amatörler canavar avına çıktılar ama mevcut video kaydından başka kayıtlar yapılamadı.

Bütün bu olanlar Van'ın gelişmekte olan bir yöre olduğuna ve bu sebeple yöre halkının turizmi canlandırmak amacıyla böyle bir hikayeye başvurduğuna bağlandı ve Van gölü canavarı hikayesi başladıktan kısa zaman sonra bitti. Bunun gerçektende yöre halkı tarafından bölgeyi maddi açıdan kalkındırmak amacıyla yapılmış bir iddia olduğu doğru olabilir tabi ki. Bunun doğru olduğunu düşünürsek olayı burada kapatmak da mantıklıdır. Ama ya değilse? Ya bu gölde gerçektende bizim bilmediğimiz türden bir yaratık yaşıyorsa? Ben ona canavar demek istemiyorum, çünkü canavar denince hurafe görüntüsü alıyor. Pekala bizim varlığından haberdar olmadığımız bir tür yaratık olabilir. Varlığını bilmediğimiz nice türler olduğuna şahsen inanıyorum. Görüştüğüm 60-65 yaşlarında bir Van'lı da bana o gölde çocukluğundan beri garip şeylerle karşılaştığını anlattı ancak su yüzeyinde sadece birkaç kez seçebildiğini ve bunlarda da pek az bir kısmının sadece bir karaltı olarak görüldüğünü söyledi. Ama o gölde görülen her ne ise bunun göl civarındaki sebzeleri yiyip göle girerek ve (affedersiniz) gaz çıkararak suyu yüzeyden havaya doğru püskürten bir büyükbaş hayvan olmadığı konusunda o da bende hemfikiriz. Medyada civar köylülerle yapılan görüşmelerde bazıları bunu iddia etmişti hatırlarsanız. "Şimdi sen bütün bir yazıyı tek bir kişinin anlattıklarının üstüne mi kuracaksın?" derseniz, tabi ki hayır. Bahsetmeyeceğim bile. Araştırmalarım sonucu tarihin buram buram bu yaratık koktuğunu fark ettim, ilerleyen sayfalarda size bunu anlatacağım.

Van gölü çevresinde yerleşik hayata geçen, bir başka deyişle gölün ilk sahipleri diyebileceğimiz medeniyet Urartular. Urartu medeniyeti M.Ö. 860 yılında ilk kralları olan "Aramu" liderliğinde ortaya çıktı. Van gölünün o zamanlar ki hali tam bir cennetmiş. Hemen her çeşit ağacın çevrelediği, dağların muhteşem bir uyumla göle yansıması ve birde Urartu medeniyetinin görkemi eklenince cennetin yeryüzündeki büyükelçiliği diyebiliriz.

Urartular buralara Biaini toprakları adını takmışlar. Ve ne ilginçtir ki Urartular'dan kalma yazıtlarda Van gölü Kutsal göl diye geçiyor. Gölün etrafındaki ağaçlar ise kutsal ağaçlar diye geçiyor. Bu ağaçlar Urartular'dan kalma birçok eşya, savaş miğferi ve kupanın üzerinde görülüyor. Kutsal ağaçları ve gölü ise Seraphim adında bir yaratık ve bir cinin koruduğundan bahsediliyor. Acaba bu Seraphim bizim aradığımız yaratık olabilir mi? Araştırmalarımda Seraphim adındaki bu yaratıkla ilgili hiçbir bilgiye rastlamadım, birçok şirketin ve organizasyonun isim olarak seçtiğini öğrendim sadece... Yalnız Urartular'dan kalma bir miğferin üstündeki kutsal ağaç ve onu koruyan Seraphim ile cinin kabartması dikkatimi çekti, birlikte bakalım:

Soldaki resimde Seraphim ve cinin kutsal ağacı koruması temsil edilmiş. Beni ilgilendiren kısım Seraphim olduğu için onu sağda gördüğünüz şekilde ayırdım, kafa yapısına dikkat edin, neye benziyor?.. Burada kanat figürünün kullanılmasına da dikkat edin, ilerleyen sayfalarda niçin dikkat etmeniz gerektiğini anlayacaksınız, şimdilik beyninizin bir köşesine yazın.

İnsan düşünmeden edemiyor, bir göl durup dururken neden kutsal olsun ki? Net bir yanıt vermek zor ama alın size bir ipucu, tarihte insanlar hep korktukları yada çekindikleri şeyleri, sırrını çözemediği, aklının almadığı şeyleri kutsal olarak nitelendirmişler, hatta kimi zamanda onları tanrı sanıp kurban vermişlerdir. Yanardağlar buna bir örnektir. Birçok eski medeniyette yanardağ lav püskürtmeye yada duman çıkarmaya başladığında kraterden aşağı (genelde bakire kızlar) kurban atılır, böylece tanrının onlara acıyacağı düşünülürmüş. Acaba Urartular bu gölde ne gördüler de bu korkuları yada çekinmeleri gölün kutsal diye anılmasına sebep oldu?

- Urartular bu gölden avlanarak geçindikleri için onu kutsal saydılar..

Bu düşünceden yola çıkarsak balık avlanan her akarsu avlayanlar tarafından kutsal olarak görülmeli ama öyle değil. Van gölünün özelliği neydi? Mutlaka burada kayda değer bir şey olmalı, insanlar bir şeylerden korkmuş çekinmiş olmalı ki kutsal diye nitelendirsinler. Sakın bu şey gölde yüzen iri cüsseli bir yaratık olmasın?..

 

 

Van gölünün kuzeybatısındaki Ayanis kalesinde kazı çalışmalarının başında olan Prof. Altan Çilingiroğlu megalitik çağ ve bronz çağı arasındaki zaman diliminden kalma olduğu tahmin edilen bir dizi kabartma buldu. Bu kabartmalarda ağırlıklı olarak boğa ve bizon figürleri vardı. Bunların dışında daha başka hayvan figürleri de vardı fakat tam olarak seçilemediğinden üzerinde yorum yapılamadı. Boğa Urartular'da fırtına ve şimşek tanrısıdır. Bu yüzden onlardan kalma birçok eserde boğa figürleri görülür.

Yukarıdaki resimde ise şimşek tanrısı boğa ve aslan figürü göze çarpıyor. Burada aslan bizim için çok önemli. Aslan Urartular'da savaş tanrısı ve aynı zamanda ana tanrı olan Chaldi'nin sembolüdür. Aşağıdaki resim de bunu doğrular niteliktedir

Bu resimde görülen Urartular'dan kalma bir zırh parçasıdır. Zırh bir savaş gereci olduğundan savaş tanrısının amblemi bunun üzerinde de görülür. Yukarıda bahsettiğim boğa sadece bir ek bilgi olduğu için onunla bir bağlantı kuracağımı düşünmeyin, ama aslan önemli. Şimdi hafızamızdaki kanatlı Seraphim'in yanına aslanı da koyalım ve devam edelim.

Urartu medeniyeti M.Ö. 6. yüzyılda Medes tarafından ani bir şekilde tarih sayfalarından siliniyor. Taa ki 1800-1900'lü yıllar arasında arkeolojik bulgularda boy gösterene dek.

Yunan mitolojisine geçiyoruz. Yunan mitolojisinde Arimi toprakları (Land of Arimi) diye bir yerden bahsediliyor. Bu yer melez canavarların, yani birkaç hayvanın karışımından ortaya çıkan türde canavarların anavatanı gibi bir yer. Pek çoğunun doğduğu topraklar. Bunlarla ilgili hikayeler olsun, destanlar olsun, yazıtlar ve anlatımlar olsun en yoğun kaynak noktası Arimi toprakları. Peki tahmin edin bakalım Arimi toprakları neresi? Tam olarak Van gölü ve çevresi.. Bahsettiğim Van gölünden şimdiki İran topraklarına dek uzanan oldukça geniş bir alan ve bu alan içerisinde pek çok canavardan bahsediliyor. Fakat tam olarak Van gölünde yaşayan bir canavar var ki onu bu araştırmanın içine katmadan edemedim. Tam olarak bu bölgede yaşadığı anlatılan keçi-aslan-yılan(balığı) karışımı yaratığın adı Chimera. Ayrıca bu yaratığın ağzından ateş püskürttüğü de söyleniyor. Yunan mitolojisinde hemen hemen tüm canavarların ağzından ateş püskürttüğü söylenir, aynı şekilde birçoğunda da keçi karışımı vardır. Bunun sebebi olarak ben Yunan mitolojisinde önemli bir yeri olan belden aşağısı keçi, belden yukarısı insan ve keçi boynuzları olan evrensel bir kavram olan ve aynı zamanda doğa tanrısı olarak bilinen Pan'ı görüyorum. Keçi ve ateş püskürtmeyi elemine ettikten sonra geriye diğerlerinden farklı ne kalıyor? Evet, yılan ve aslan formu.. 

Şimdi Van gölüyle ilgili kısa birkaç bilgiyi aktaracağım. Gölde tek bir balık türü yaşıyor. Alburnus Tarichi (Calchalburnus tarichi olarakda biliniyor). Bu tür dünya üzerinde sadece Van gölünde yaşıyor ve boyları ortalama 19.5 cm. Yöre halkı tarafından İnci kefali olarak bilinse de bu bir çeşit sazan balığı. Buraya kadar her şey normal. Bu balıklar ilkbaharın sonlarına doğru yumurtlamak için toplu halde Van gölüne bağlantısı olan küçük akarsulara hareket ediyorlar. Ve bizim yaratığımızın genelde görüldüğü zamanlar bahar ve yaz aylarına denk geliyor. Acaba yiyecek sıkıntısı mı çekiyordu?..

Van gölünde dört adet ada bulunuyor. Bu dört adadan biri olan Akdamar adası ise yukarda gördüğünüz kilisesiyle ünlü. Kilisenin 10. yüzyılda rahip-mimar Manuel tarafından inşa edildiği söyleniyor. Yukarıda işaretlediğim bölümde, duvarda yer alan bir dizi kabartmada ilk bakışta dikkatleri çeken bir şey var. Eğer hafızanızı biraz yoklarsanız bu görüntülerin kısa da olsa medyada gösterildiğini fakat üstünde fazla yorum yapılmadığını hatırlayacaksınız. Birlikte göz atalım:

Resimde bir teknenin içinde üç kişinin dördüncüyü hemen aşağıda ağzını açmış bekleyen bir çeşit balığa (yada canavara diyebilir miyiz?) doğru uzattıkları görülüyor. Gayet açık ve net. Şimdi başta anlattığım "Kutsal varlıklara kurban verme" olayını anladınız mı? Burada bir kurban verme sahnesi gayet net olarak canlandırılmış. Bunu başka türlü yorumlamak imkânsız. Dördüncüyü tekne gezisine çıkarmış olamazlar herhalde? Şimdi hafızanızda tuttuğunuz "Aslan" "Kanatlı Seraphim" ve yılan-aslan karışımı yaratığı serbest bırakın ve tekne kabartmasının sağındaki yaratık kabartmasına bakın. Ne görüyorsunuz? Evet, Yılan gibi kıvrılmış bir balık, kanadı var ve kafası aslan kafası şeklinde. Acaba bütün bunlar da taa Urartular'dan bugüne yöredeki turizmi canlandırmak adına planlanarak mı yapılmış?..

Burada anlattıklarım ve olaylar arasında kurulan ilişki ilk defa bu sayfalarda ortaya çıkıyor ve sonuç olarak üzerinde kesin kanıya vardığım şey Van gölünde yaşananların tamamen turizm adına yapılmış bir aldatmaca olmadığı kesin. Orada var olan yaratık hakkında ise fazla bir iddiada bulunmuyorum çünkü eski anlatımlarda farklılıklar çok fazla. Olayın tarihi boyutunu ele aldığımızda bu yaratığın Urartularca Seraphim diye bilinen, Yunan mitolojisinde ise Chimera diye geçen yaratıkla ilişkisi olması ihtimali oldukça yüksek. Ancak olayın bir başka yönü daha var. Görgü tanıklarının ifadelerindeki tasvirleri. Büyük çoğunluk gördükleri şeyin bir dinozora benzediğini söylemiş hatta resmi kayıtlara da "dinozora benzeyen" diye geçmişti. Bu ifadeler sonucu birçok sitede ve birçok çevrelerde göldeki varlığın bugüne kadar yaşamını sürdürmüş bir dinozor türü olabileceği ihtimali üzerinde durulmuştu. Hep bir ağızdan yakıştırılan tip ise Stegosaurus oldu.

Yukarıdaki resimde görülen bir Stegosaurus'dur. Bu yaratık amphibian familyasındandı yani hem karada hem de suda yaşayabiliyordu. 12 metre uzunluğunda ve 7 ton ağırlığında olan bu tür aynı zamanda Van gölündeki yaratığın kalıplarına da uyuyordu. Belki de bu yüzden Stegosaurus'u yakıştırdılar ama böyle bir hataya nasıl düştüler bilemiyorum. Çünkü Stegosaurus genelde eğreltiotuyla beslenen bir OTOBURdu..

Yukarıda gördüğünüz ise bir Cryptoclidus ve benim tezime göre eğer gölde gerçekten eski çağlardan kalma bir dinozor varsa buna en uygun olanı Cryptoclidustur. Bu yaratık 8-9 metre uzunluğunda ve 8 ton ağırlığında ve ETOBUR. Neredeyse gövde uzunluğunun yarısı kadar olan yüzgeçleri bir kanat görünümünde. Gördüğünüz gibi kanat olayı yine karşımıza çıktı. Ayrıca buna ait fosillerin bulunduğu yerlere bakılırsa (İngiltere, Kuzey fransa, Rusya, Güney Amerika..) bu yaratık her koşulda yaşamaya elverişli bir yapıya sahip.

Bu yazıda belki son sözü söylerim ama Van gölü ve barındırdığı yaratıkla ilgili son söz ancak gerçekten bir yaratık çıkıp kameralara saatlerce farklı açılardan poz verdiği zaman söylenecek gibi. Bunu beklemektense bir an önce gölü araştırmaya bakalım. Bilim adamlarımıza sesleniyorum, bunu yapabilecek kadar tekniğimiz olduğunu sanıyorum. Ayrıca böyle bir yaratığın varlığını ispatlarsak hem bir fenomeni aydınlatmış olacak, hem de dünyaya sesimizi duyurma yolunda önemli bir adım atmış olacağız. Son sözüm, her şeyde bir doğruluk payı vardır. Her düşünceyi benimsemek doğru değil ama hepsine de kapıları kapatırsak gerçeğe asla ulaşamayız gibi geliyor.


Referanslar

Species summary for Alburnus Tarichi Tarek (http://www.fishbase.org)
The Ancient Civilization of Urartu by Boris B. Piotrovsky Say. 38-39,50,81
Urartu, Lost Kingdom of Van by Troy R. Bishop
Oxford Encyclopedic Dictionary
Resim referanslar
International Museum of Armenia: Urartians
Australian Broadcasting Corporation,ABC: Walking with the Dinasours (http://www.abc.net.au)
Oxford Encyclopedic Dictionary